İsrail'in Gaza üzerindeki ablukası, insan hakları savunucuları ve uluslararası toplumun dikkatini çeken acımasız sonuçlara yol açıyor. Son raporlara göre, bu abluka nedeniyle 66 çocuk yaşamını yitirdi. Çocukların hayatına mal olan bu süreç, sadece bireylerin değil, bir bütün olarak insanlığın vicdanında derin yaralar açıyor. Ülkeler arası çatışmaların en büyük mağdurları olan çocuklar, savaşın ve blokajların getirdiği açlık ve yoksullukla baş başa kalmakta. Kimi zaman bu zor hayat koşulları altında hayatta kalmaya çalışan masum çocuklar, sevdiği sosyal ortamdan, eğitimden ve temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılıyor.
İsrail'in 2007'den bu yana uyguladığı abluka, bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor. Gazze Şeridi, her türlü temel ihtiyacın karşılanamadığı bir yaşam alanı haline geldi. Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler açısından ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Eğitim kurumlarının kapalı olması, çocukların geleceğini karartırken, sağlık hizmetlerinin yokluğu da kitlesel ölümlerle sonuçlanıyor. Gözlemciler, ablukada yaşanan bu tür sorunların, 66 çocuğun ölümüne yol açtığını ifade ediyor. Çocukların bu kadar kısa bir sürede hayatını kaybetmesi, bölgedeki insani durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bu trajik durum, dünya genelinde birçok insani yardım kuruluşunun ve aktivistin sesi olmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları, bu tür trajedilerin son bulması için kalıcı çözümler talep ediyorlar. Uluslararası kamuoyunda, ablukanın sona erdirilmesi ve çocukların güvenli bir ortamda yetişmesi için baskılar artıyor. Çocuk haklarının korunması ve insan hakları ihlallerine karşı yürütülen mücadele, bölgede kalıcı barış sağlanması adına büyük önem taşıyor. Ancak mevcut durum, ne yazık ki çocukları ve gençleri mağdur etme konusunda katlanarak artıyor.
Bütün bu gelişmeler ışığında, dünya kamuoyunun İsrail ablukası ve orada yaşanan trajik olaylar karşısında sessiz kalmaması büyük bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Çocukların hayatlarının hiçe sayılması, insanlığın utancı olarak kaydedilmeli ve bu duruma bir dur denilmelidir. Sadece bugün değil, gelecekte de bu çocukların yaşama hakları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı, insani bir cevap verilmelidir. Eğitimsiz kalmış ve hayatta kalma mücadelesi veren çocukların sesi duyulmalı, onlara umut olabilmek için ulusal ve uluslararası anlamda eğitim ve sağlık hizmetleri hızla sağlanmalıdır. İşte bu bağlamda, uluslararası dayanışmanın önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor ve çocukların geleceği için somut adımlar atılması gerektiği aşikardır.