Son yıllarda Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşayan Selanik göçmenleri, geçmişle olan bağlarını ve kültürel kimliklerini korumak adına birçok zorlukla mücadele ediyor. Ancak şimdi, ana dertlerinden biri mezarlık alanları. Beylikdüzü, Eyüp ve Şişli gibi İstanbul'un farklı semtlerinde yaşayan Selanik kökenli aileler, geçmişlerinden gelen önemli bir unsuru olan mezarlarıyla ilgili endişelerini paylaşıyor. Yapılaşmanın hızlı bir şekilde devam etmesiyle, geçmişin izlerini taşiyan mezarlık alanları tehdit altına girmekte. "Burada da mı rahat yok?" sorusu, bu topluluğun en çok duyduğu kaygılardan biri.
Selanik, Yunanistan'ın kuzeyinde yer alan ve tarih boyunca Türk kültürüyle iç içe geçmiş bir bölge. 1923'teki nüfus mübadelesiyle birlikte Türkiye'ye göç eden Selanik göçmenlerinin, burada bıraktıkları kökleri ve atalarının mezarları hâlâ Türkiye’nin değişik bölgelerinde varlığını sürdürüyor. Ancak, artan yapılaşma ve kentsel dönüşüm projeleri, bu mezarlıkların varlığını tehdit ediyor. Mezarlıkların bakımsızlaşması, birçok aile için büyük bir üzüntü kaynağı oluyor. Bu durumu 'sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda ruhsal bir bağın zedelenmesi' şeklinde yorumlayan Selanik göçmenleri, mezarlıklarının korunmasını talep ediyorlar.
Aileler, mezarlıkların korunmaması durumunda, geçmişlerine olan bağlılıklarının da zayıflayacağından endişe ediyor. Mezarlıkların ziyaret edilmemesi, hem kişisel tarihlerin unutulmasına hem de toplumsal hafızanın silinmesine neden olacağı düşünülüyor. Geçmişle olan bağlarını sürdürmek isteyen göçmenler, ”Biz burada birer göçmeniz ama köklerimiz hala Selanik’te. Ailelerimiz, büyüklerimiz orada gömülü. Onların anısı bizim için çok değerli. Mezarlıklarımızın tarihimize sahip çıkmamız adına korunması gerekiyor” diyorlar.
Şehirleşme, birçok topluluk için zorunlu bir değişim süreci olsa da, kültürel mirasın korunması da bir o kadar önemli. Selanik göçmenleri, mezarlıkların korunmasını sağlamak amacıyla çeşitli platformlar oluşturuyor. Bu platformlar aracılığıyla mezarlıkların bakım ve temizlik çalışmaları başlatmayı planlıyorlar. Ayrıca, mezarlıkların korunması konusunda yerel yönetimler ile işbirliği yapmaya çalışıyorlar. Bu konuda toplumun bilinçlenmesinin, hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak önem taşıdığına inanıyorlar.
Mezarlıkların korunmasına yönelik taleplerinin yanı sıra, Selanik göçmenleri, genç neslin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Aile büyüklerinin geçmiş hikâyelerinin aktarılmasıyla, gençlerin bu kültürel mirası daha iyi tanıyıp sahiplenmesi amaçlanıyor. Bu bağlamda, yerel dernekler ve vakıflar da etkinlikler düzenleyerek, Selanik kökenli gençleri bir araya getirmeyi hedefliyor.
Sonuç olarak, Selanik göçmenleri için mezarlıklar sadece birer defin alanı değil, aynı zamanda kültürel kimliklerinin ve geçmişlerinin sembolü. Bu nedenle, mezarlıkların korunması, toplumsal hafızanın canlı kalmasını sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Khalas, “Burada da mı rahat yok?” sorusu, yalnızca bir endişeyi dile getirmiyor; aynı zamanda geçmişle olan bağın kopmaması adına verilen mücadelenin sembolü haline geliyor. Selanik göçmenleri, geçmişlerini ve kültürel kimliklerini gelecek nesillere taşımak adına daha fazla ses çıkarılması gerektiğini düşünüyorlar. Bu konudaki hassasiyet, bireysel değil kolektif bir mücadele ile korunmalıdır.